Emanet Para Benzetmesi

Episode 28 November 25, 2024 00:17:24
Emanet Para Benzetmesi
Hristiyanlık
Emanet Para Benzetmesi

Nov 25 2024 | 00:17:24

/

Hosted By

Tiranus - Herkes Duyana Kadar

Show Notes

Arkadaşlar merhaba! Bu podcastimizin konusu, İncil'de geçen "emanet para benzetmesi". Bu benzetme, Tanrı'nın insanlara verdiği yetenekler ve kaynaklar konusunda nasıl sorumlu olmaları gerektiği üzerinedir. Videomuzda, benzetmenin tarihsel ve kültürel bağlamını ele alarak, anlatılan hikayenin günümüz yaşamına nasıl uygulanabileceği üzerinde durduk. Ayrıca emanet edilen paraların farklı şekillerde kullanılması ve sonuçlarının ruhsal dersler ışığında nasıl yorumlanması gerektiğinden de bahsettik. Tanrı'nın krallığını İsa Mesih nasıl açıkladı ve öğretilerinin günümüzdeki önemini ele aldığımız podcastin bilgi verici olması dileğiyle.

View Full Transcript

Episode Transcript

[00:00:00] Arkadaşlar merhaba, İsa Mesih'in benzetmeleri hakkındaki podcast serimize hoşgeldiniz. Bu serimiz boyunca ben Özgür Jardan sizinle birlikte olacağım. Hazırsanız başlayalım. [00:00:18] Arkadaşlar merhaba, kanalımıza hoşgeldiniz. Bugün birlikte emanet para benzetmesine bakacağız. Gelin okuyalım ilk başta, sonra açıklamaya başlayalım. [00:00:30] Göksel egemenlik, yolculuğa çıkan bir adamın kölelerini çağırıp malını onlara emanet etmesine benzer. Adam her birinin yeteneğine göre birine beş, birine iki, birine de bir talant vererek yola çıktı. Beş talant alan hemen gidip bu parayı işletti ve beş talant daha kazandı. İki talant alan da iki talant daha kazandı. Bir talant alan ise gidip toprağı kazdı ve efendisinin parasını sakladı. [00:00:56] Uzun zaman sonra bu kölelerin efendisi döndü. Onlarla hesaplaşmaya oturdu. 5 talent alan gelip 5 talent daha verdi. Efendimiz dedi bana 5 talent emanet etmiştin. Bak 5 talent daha kazandım. [00:01:09] Efendisi ona aferin iyi ve güvenilir köle dedi. Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin. Ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel efendinin şenliğine katıl. [00:01:21] İki talent alan da geldi. Efendimiz dedi bana iki talent emanet etmiştin. Bak iki talent daha kazandım. [00:01:27] Efendisi ona aferin iyi ve güvenilir köle dedi. Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin. Ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. [00:01:36] Gel efendinin şenliğine katıl. [00:01:39] Sonra bir talan talan geldi. Efendimiz dedi, senin sert bir adam olduğunu biliyordum. [00:01:44] Ekmediğin yerden biçer, harman savurmadığın yerden devşirirsin. Bu nedenle korktum. Gidip senin verdiğin talantı toprağa gömdüm. İşte al paranı. [00:01:54] Efendisi ona şu karşılığı verdi. Kötü ve tembel köle, ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden devşirdiğimi bildiğine göre paramı faize vermeliydin. Ben de geldiğimde onu faizeyle geri alırdım. [00:02:08] Haydi elindeki talantı alın. [00:02:11] On talantı olana verin. Çünkü kimde varsa ona daha çok verilecek. Ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa kendisinde olan da elinden alınacak. [00:02:21] Şu yararsız köleyi dışarıya karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. İlk olarak sormamız gereken İsa Mesih burada kiminle konuşuyordu? Kimlere anlatıyordu bu benzetmeyi? [00:02:34] Havariler birkaç bölüm önce İsa Mesih'e sormaya başlıyorlar. [00:02:38] Dünyanın sonunun geldiğini nasıl bileceğiz? Sen göksel egemenliği getiriyorsun. Çok güzel. [00:02:43] Ama o dünyanın sonu, o her şeyin bir nevi ikinci başlangıcı nasıl olacak? Nereden bileceğiz? İsa Mesih aslında biliyor. Bugün de bu aynı soruyu merak edip birçok insan tahmin etmeye çalışıyor. Bak şu oluyor, dünyanın sonu geliyor. Bak bu oluyor, dünyanın sonu geliyor. Ve burada genellikle ne yapıyoruz? [00:03:02] Dışsal konulara odaklanıyoruz. Bak şurada bir savaş oluyor. Ha bak bu demekleri ki dünyanın sonu gelecek. Bak burada şu kötülük oluyor. Dünyanın sonu gelecek. [00:03:11] İsa Mesih göklerine gemenliğini onlara anlatıyor. Göklerine gemenliğinde diyor böyle olmayacak. [00:03:15] Siz kendi işinize odaklanacaksınız. [00:03:18] Ve burada benzetmeye bakacak olursak görüyoruz ki adam diyor, bu köleleri olan adam her birinin yeteneğine göre birine beş, birine iki, birine de bir talent vererek yola çıktı. Yani hepsine aynı şeyi vermiyor. Herkesin bir nevi yeteneğine göre Tanrı onlara bir şeyler veriyor. [00:03:38] Görevler veriyor. Sorumluluklar veriyor. 5 talent, 2 talent ve 1 talent. Ya 1 talent neden 1 talent aldı diye böyle aklınıza takılmasın. 1 talentın o zamanki değeri aslında şey değil, bir para birimi değil, bozuk para gibi bir şey değil bu. Bir de bir altın para değil. [00:03:55] Yaklaşık 30 kiloyla 60 kilo arasında değişen bir torba altından bahsediyoruz burada. 1 talent. Yaklaşık 200 yıllık çalışmaya eş değer. 200 yıl boyunca çalışırsanız asgari ücretle alacağınız para bu kadar. [00:04:10] ve bir talent o kadar ve beş talent elbette daha fazla fakat burada dikkatinizi çekmek istediğim mal sahibi herkesin farkında, seviyesinin farkında ve geri döndüğünde beş talentı olan on yapıyor iki talentı olan dört yapıyor onlara ayrı davranmıyor aynı sözü kullanıyor onlara karşı yani anlıyoruz ki sen seninkinden sorumlusun ben benimkinden sorumluyum o kişi kendisine verilenden sorumlu Herkesin sorumluluğu farklı, birbirimizle yarışmıyoruz. [00:04:39] Fakat Tanrı'nın bize verdiği, emanet ettiği bu para, emanet ettiği o sorumluluğun farkında olarak hareket etmemiz bizden bekleniyor. Ve ona karşın, var olana karşın Nelerin daha fazla eklenmesi gerektiği? O size ilk verilenden kaynaklanıyor. Buradaki efendi aslında çok cömert bir yaklaşımda bulunuyor. Bir talant vererek bu kadar yüksek bir değeri o kişiye emanet ediyor. Ve burada bizim anlayacağımız Tanrı bizlere büyük bir emanette bulunuyor. Bizler Tanrı'nın suretinde yaratılmış varlıklarız. O bile Büyük bir talent o anlamda, bir sorumluluk. Sen ve ben Tanrı'nın suretinde yaratılmış varlıklarız ve bunun getirdiği büyük bir sorumluluk var. Bizler onu yansıtan aynalarıyız, onun elçileriyiz bu dünyada. [00:05:28] Sorumluluk sahibiyiz, derinden, içten gelen. İnanın veya inanmayın. [00:05:33] Bu Hristiyan olup, Müslüman olup, Hindu olmanın çok daha üstünde, çok daha dışında bir şey. [00:05:40] Tanrının sureti olmak. Ve görüyoruz ki hikayemizde 5 talanta olan olayın farkında. 5 talanta alır almaz gidip yatırıyor. 2 talanta alan yatırıyor. Fakat 3. gidip saklıyor. Elbette kendi nedenleri var. Siz de düşünün. [00:05:56] Bir efendiniz var, kölesiniz. [00:05:59] Size bir şey emanet ediliyor. [00:06:01] Onlar yatırıyor. [00:06:03] Hemen aklınıza bugün ekonomiyi düşünürsek, borsaya yatırma olsun ya da bir şey alıp satma olsun. [00:06:12] Diğer iki kişi yatırırken üçüncü kişi korkuyor. Diyor ki, saklayayım, tutayım, bende kalsın. [00:06:21] En azından geri döndüğünde en azından bir talansa bir talantı veririm. Diğerleri kaybedebilir parasını. [00:06:25] Fakat ben kaybetmek istemiyorum. [00:06:27] O nedenle korktuğu için efendisinden saklıyor. Hatta bu ilk başta okuduğumda o kadar da kötü bir şey gibi değil. Yani burada hikaye bitse, üçüncü kişinin gidip sakladığını bilsem aslında güzel bir, normal bir hikaye benziyor. Fakat Olayın öyle olmadığını o kişiye verilen cezada anlıyoruz. Ve burada gördüğümüz gibi 5 talentını 10 talent yapana efendisi diyor ki bu küçük işlerde, burada onlarca milyon dolardan bahsediyoruz. Bu küçük işlerde kendini kanıtladın ben sana daha fazla sorumluluk vereceğim. [00:07:00] Sana daha fazla güveniyorum. [00:07:02] diyor ve burada aslında ne kadar cömertçe yaklaştığını görüyoruz. İnsanla ne kadar güvendiğini Tanrı'nın bir anlamda burada sembolize ediyor. [00:07:11] Ne kadar Tanrı bize güveniyor, bir şey emanet ediyor. Kendi suretini bizlere veriyor. Dünyayı yaratıp insanlara veriyor. Ve burada büyük bir emanetin, büyük bir sorumluluğun farkında olmamız gerekiyor. İkinci kişide ise ikiyi dört yapıyor, ona da aynı şekilde tepki veriyor Tanrı. [00:07:28] Ona demiyor ya tamam 5'i 10 yaptı çok güzel kazandı. O da %100 bir anlamda getiriş sağlıyor. O da 2'yi 4 yapıyor ve sonra görüyoruz ki aynı cevabı onun da veriyor. Aferin iyi ve güvenilir köle. Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin. [00:07:43] Aynı şeyi tekrarlıyor ve diyor ki sana da daha fazla sorumluluk vereceğim. [00:07:48] Tanrı hepsinin kapasitesinin farkında. Ve sonuncuya geliyor. [00:07:52] Bir talent verdiğini. Ve çok ilginç bir cümle kuruyor köle. Diyor ki, ''Efendimiz dedi, senin sert bir adam olduğunu biliyordum. Ekmediğin yerden biçer, harman savurmadığın yerden devşirirsin. Bu nedenle korktum, gidip senin verdiğin talentı toprağa gömdüm. İşte al paranı.'' Aslında bu ayetlere baktığımızda bizim anlamamız gereken konulardan bir tanesi de bu. [00:08:20] Buradaki iki kişinin efendileriyle olan ilişkisi, üçüncüsünün efendiyle olan ilişkisinden çok farklı. [00:08:28] Bir ve iki korkmuyor, efendileriyle bir bağı var, yatırıyor, bir çaba sarf ediyor, üçüncü ise yatırmıyor. Köle sonuçta ne iş yapıyordu bu arkadaş o zaman boyunca? [00:08:43] Sonuçta efendisi sadece bir görev verdi ona. Bir görev vardı. Talantı al, bu parayı işle. [00:08:49] Başkaldırıyor bir anlamla. İşlemiyor. [00:08:52] Yok ben kendime güvenmem kardeşim. [00:08:55] İşlemeyeceğim ben bu parayı. Kenarda dursun daha iyidir. Yastık altında dursun. Bunun üstüne efendisini anlamama ya da yanlış anlama var. [00:09:04] Efendisine çok büyük ithamlarda bulunuyor. Senin sert bir adam olduğunu biliyordum. [00:09:10] Ekmediğin yerden biçersin. Harman savurmadığın yerden devşirirsin. Hırsız diyor. [00:09:15] Bir nevi asla demek istediği de ona çıkıyor. Yani sen bir hırsızın yaptığını yapıyorsun. Senin hak etmediğin bir şeyi alıyorsun. Ben de bunu biliyorum. [00:09:23] Korktum. [00:09:25] Çekindim senden. İşte diyor al paranı. [00:09:28] İade ediyor aldığını. [00:09:31] Bu hikaye aslında bana yine, hep yapıyorum bunu ama yine yapacağım, yaratılışa götürüyor. [00:09:37] Yaratılış 3. Yaratılış 3'de kötü olan yılan kadına geliyor. [00:09:44] Şöyle konuşuyor. Tanrı gerçekten bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin dedi mi? [00:09:50] Bir soğumluluk verilmişti. Gerçekten dedi mi? [00:09:53] Emin misin? Diyor ki kadın bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz diye yanıladı. Ama Tanrı bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin. Ona dokunmayın yoksa ölürsünüz dedi. Yılan kesinlikle ölmezsiniz dedi. Çünkü Tanrı biliyor ki o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak. İyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız. Yılanın burada bir kandırması var. Yılan hiçbir zaman yiyin demiyor. [00:10:17] Fakat Çok daha kötü bir şey yapıyor. Burada ne demişti yılan? [00:10:21] Çünkü Tanrı biliyor ki o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak. İyilik kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız. [00:10:27] Adem ve Havva Tanrı'nın suretinde yaratılmıştı. Senin ve benim gibi. Zaten bir anında Tanrı gibiydiler. Onun yansımasıydı Adem ve Havva. Fakat yılan burada kendi özlerini sorgulatıyor onlara. [00:10:40] Ve sonrasında da Tanrı'nın karakterini sorgulatıyor. Tanrı'nın karakterini sorguladıktan sonra aslında o zaman günaha hazır hale gelmiş oluyor ikisi de. [00:10:50] Adem ve Havva da bu sefer Tanrı'nın iyi dediğine kötü demeye, kötü dediğine iyi demeye başlıyor. Ağaca bakıyorlar, ya Tanrı yemeyin dedi ama Tanrı bizden bir şey saklıyor. [00:11:01] Bütün günahlarımızın kökü burada aslında. Tanrı senden bir şeyi esirgiyor. Ya Tanrı neden karışsın ki? Nokta nokta artık orayı istediğin gibi doldurabilirsin. [00:11:10] Tanrı'yı kötü bir karakter, Tanrı'yı bizim eğlenmemizi, kutlamamızı, güzel bir zaman geçirmemizi istemeyen bir varlık olarak tanıtarak bizi ondan uzaklaştırıyor. Ona başkaldırmamız hatta ona karşı ithamda bulunmamız çok kolay oluyor. Adem yargı zamanı geldiğinde Adem ne yapıyor? Kadını suçluyor. [00:11:30] Kadını suçlarken de diyor ki senin verdiğin kadın. [00:11:34] Tanrının kendisini suçluyor. Ve burada görüyoruz ki üçüncü köle de aynısını yapıyor. Üçüncü köle de efendisini suçluyor. Diyor ki sen böyle birisin, sen şöyle birisin, bu nedenle ben bunu yaptım. [00:11:45] Yani... [00:11:46] bir şey yapıyor ve onu yapmasının nedenini direkt efendiye bağlıyor. Kendi sorumlu kalmıyor. Efendisinin parasını efendisinin istediği gibi kullanmıyor. Efendisi orada ona bir talant veriyor. Talantın eski anlaşmadaki anlamı ağırlık, yük. Bunu aynı zamanda Tanrı'nın yüceliği olarak da çevrilebilir. Tanrı kendisini gösteriyor insanlara. Yüceliğini gösteriyor halka. Yüceliğini gösteriyor buradaki havarilere. [00:12:11] Bir yük var. [00:12:13] Ve o, o yükün getirdiği sorumluluğu almak istemiyor. [00:12:18] Buradaki kişi. [00:12:19] Diyor ki ne olur ne olmaz. Bir nevi tabiri caizse sağı solu belli olmaz bu adamın. [00:12:24] Ben hiç bu işe bulaşmayayım. Reddediyor. [00:12:27] Tanrı'nın sunduğu sorumluluğu reddediyor. Ve bizler şimdi emanet para benzetmesine bakarak ne anlamalıyız? [00:12:34] Yani benim bir talantım o anlamda o kadar yüksek bir bana değer verildi mi? Bana o kadar bir sorumluluk yüklendi mi? [00:12:42] Evet. [00:12:43] Pavlos Efendi Romalılar'da bahsediyor yüreğimize işlendiğinin, Tanrı'nın sözünün. [00:12:47] Yüreğimize işlendiğinden bahseder. Bize verilen sorumluluk Tanrı'nın doğasında, Tanrı'nın yarattığı varlıklar aracılığıyla, birbirimiz aracılığıyla Tanrı'nın sözlerinin bize iletildiğini ve hatta kutsal kitap aracılığıyla Tanrı'nın o ağırlığın, o çok değerli, o talentın bir anlamda bizlere verildiğini gösterir. Eğer bizlere böyle bir sorumluluk verildiyse, eğer bir talent elimizdeyse, biz o talentla ne yapacağız? Elbette bu yetenekler için de geçerli. Ve o zaman biz 21. yüzyılda emanet para benzetmesine bakarak ne yapmalıyız? Yani buradan benim payıma çıkan nedir? Payımıza çıkan şudur. [00:13:26] Tanrı her birimize, bu dünyada yaşıyorsanız onun suretiyseniz ve hepimiz öyleyiz. [00:13:33] Bizlere bir talant verildi. [00:13:35] Beş, iki ya da bir. [00:13:37] O talant Tanrı'nın kendi isteği amacıyla dağıtıldı. [00:13:41] Ve herkes kendisinden sorumlu. İlk olarak sana ve bana Tanrı'nın sözleri açıklandı. Hem Kutsal Kitap aracılığıyla hem de Pavlos Efendi'nin dediği gibi yüreğimize, doğuştan yüreğimize yazıldığından bahseder Pavlos Efendi. [00:13:55] Bize açıklandı Tanrı'nın sözleri. En önemli nokta budur. Bizler bu bize verilen emanete ne yapacağız? [00:14:02] hakkını verecek miyiz? Nasıl tepki vereceğiz? Tanrı bizlere kendisini gösteriyor. Kutsal kitabı aracılığıyla, kutsal ruhu aracılığıyla ve elbette yüreğimizde yazılı olduğundan bahseder Pavlos Efendi. Yani hiçbir kaçamağımız yok. [00:14:17] dikkat etmemek, yok saymak, sorgulamamak, Tanrı'nın bize verdiği aklı kullanarak bu bizim elimizde olan bir şeyler. [00:14:25] Bunu kaçamak olarak kullanamayız. Siz ve ben hepimiz bu sorumluluğun altındayız. İlk olarak o zaman yapmamız gereken bu. [00:14:34] Bize verilen bu değerin farkında mıyız? [00:14:37] Ve daha önce dediğim gibi o talent kelimesi, yetenek kelimesinin İngilizce'deki talent kelimesinin köküdür. Oradan gelir bu kelime mesela. Talent Bizlere verilen bir yetenek var. Aynı zamanda. Hepimizinki aynı değil. Herkesinki farklı. Bazılarına daha fazla verilmiş olabilir. Sorun değil. Çünkü anlamamız gereken herkes kendisine verildiğinden sorumlu. 5 verilen 5'den sorumlu. 2 verilen 2'den. 1 verilen de 1'den sorumlu. Sayıya bakmamız öğretilmiyor burada. Bize öğretilen sana ne verildi. [00:15:05] Sana verilenin farkında mısın? Biz imanlar olarak bize verilen belki kilisede hizmet etmektir. [00:15:11] Kilisenin ihtiyaçlarını karşılamaktır. Kilisede bulunan ihtiyarlara, yetimlere destek olmaktır. Mesela Rabbi Teresa gibi yüreği çocuklara bakmak, yoksullara bakmak için atan bir kadınsanız gidip bunu yaşamanız aslında o size verilen talentın değerini bildiğiniz anlamına gelir. O talentın farkındayım. [00:15:32] Tanrı bana bir şey verdi. Ben bunun peşinden gideceğim. Kendime adayacağım buna. [00:15:37] Rabbi sözünü öğretmek olabilir. Veya Rabbi sözünü paylaşmak olabilir. Veya iş kurup güzel kaliteli işleri insanlara sağlamak olabilir. Bunların hepsi Tanrı'nın size verdiği bir şey ise Bu sizinle Tanrınızla arasında. Ben size söyleyemem. Şunu yapın, bunu yapın. Bu daha iyi, şu daha iyi. Hayır. [00:15:55] Tanrı sana emanet ediyor. [00:15:58] Geldiğinde de, hesap sormaya geldiğinde de o hesabı bana değil, sana soracak. [00:16:03] Bana soracağı hesap, bana verdiği talantlar üzerinden olacak. Sen ve ben kendi amellerimle aman şunu yapayım, aman yeteneklerimi tam kurtarayım. Öyle kurtulacağız. Burada o öğretilmiyor. Aman şunu yapayım, yanlış yaparsam Tanrı beni cehennemine atar. Yok. [00:16:18] Tanrı lütfunu sünüyor. [00:16:20] Lütfu aracılığıyla da bizlere bu yetenekleri kullanma, bu yetenekleri O'nun hizmetinde sunma fırsatı veriyor. Bizleri bir nevi Adem Bahçesi'nde yaptığı gibi bahçıvan olarak sorumluluklarımızı yerine getirerek, bereketine bereket katarak O'nun çoğalmasında bir rol oynamamızı istiyor. Bence bu çok değerli. [00:16:41] Tanrı, sadece her şeyi ben yaptım, şimdi sınavdasınız, ayağınızı denk alın demiyor. [00:16:47] Tanrı, gelin, dahil olun, siz de yapın, beni örnek alın diyor. [00:16:53] Bizim de çok güzel bir örneğimiz var İsa Mısıracılığıyla. [00:16:56] Gelin, ona eşlik edelim. Gelin, Tanrı'nın bize verdiği neyse artık, onu Tanrı'ya sunalım. [00:17:07] Dinlediğiniz için teşekkür ederiz. Bir sonraki podcastımızdan haberdar olmak için takip etmeyi unutmayın. Görüşmek üzere.

Other Episodes

Episode 7

June 19, 2024 00:03:12
Episode Cover

Tohum Benzetmesi

Özgür Jerdan ile Matta 13'te bulunan tohum benzetmesine bakacağız. Matta 13:1-23 1 Aynı gün İsa evden çıktı, gidip göl kıyısında oturdu. 2 Çevresinde büyük...

Listen

Episode 2

June 03, 2024 00:07:12
Episode Cover

İsa Mesih’in Define ve İnci Benzetmeleri

İsa Mesih, Göklerin Egemenliği'ni açıklarken Define ve İnci benzetmesini kullanır. Peki neden? Adamın biri İsa'ya gelip, “Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için nasıl bir iyilik...

Listen

Episode 22

August 03, 2024 00:08:12
Episode Cover

Hristiyan Ahlakında ki İkinci Temel : Tanrı'nın Karakteri

Tanrı'nın karakterini bilmek bizim ahlakımızı nasıl şekillendirir? Bu serimizde Antalya İncil Kiliseleri Baş Pastörü Ramazan Arkan hristiyan ahlakı nedir, neye dayalıdır ve 21. yüzyılda...

Listen