İsa Mesih'in Zengin Budala Benzetmesi: Kime veya Neye Güvenerek Plan Yapıyoruz?

Episode 19 October 28, 2025 00:18:44
İsa Mesih'in Zengin Budala Benzetmesi: Kime veya Neye Güvenerek Plan Yapıyoruz?
Hristiyanlık
İsa Mesih'in Zengin Budala Benzetmesi: Kime veya Neye Güvenerek Plan Yapıyoruz?

Oct 28 2025 | 00:18:44

/

Hosted By

Tiranus - Herkes Duyana Kadar

Show Notes

Geceleri sizi uykusuz bırakan kaygılar neler? Geleceğinizi güvence altına almak için yaptığınız planlar mı? Peki ya Tanrı, tüm bu çabaya "akılsızca" diyorsa?

Tiranus'un bu yeni bölümünde, İsa Mesih'in en sarsıcı benzetmelerinden biri olan "Zengin Budala" hikayesine kulak veriyoruz. Mal varlığına güvenmenin neden modern bir putperestlik olduğunu, Augustinus ve Elçi Pavlus'un bu konuda neler söylediğini ve Tanrı'nın bizden beklediği gerçek zenginliğin ne olduğunu derinlemesine tartışıyoruz.

Maddi dünyaya bakışınızı değiştirecek ve ebedi olanı önceliklendirmenize yardımcı olacak bu teolojik yolculuğu kaçırmayın.

View Full Transcript

Episode Transcript

[00:00:00] Paylaşmamız gerekiyor ki insanların dikkatini çeksin ve onları daha fazla düşündürsün. ''Ey adam! Kim beni üzerinizde yargıç ya da hakem yaptı?'' Bu gibi problemler, bu gibi sorunlar dini yasayla, töreyle birlikte halledilen konulardı. Planlarımız, mal varlığımız, şu kadar kazandım, şöyle yaptım bunların hiçbiri aslında önemli değil. Malımın çokluğunda kendimi güvende hissediyorsam bu putperestliktir çünkü Tanrı'ya güvenmiyorum. [00:00:28] Arkadaşlar merhaba, Tramsa'ya hoş geldiniz. Bugün birlikte İsa Mesih'in benzetmelerinden zengin Budala benzetmesine bakacağız. Evet zengin Budala benzetmesi Luka 12'de geçiyor. Luka 12. bölümün 13. ayetinden 21. ayetine kalan o an kısımda bu benzetme var. Bu benzetme dediğimiz gibi bütün benzetmeler için geçerli. Benzetmelerin amacı gündelik bir hayattan bir örnek alarak O benzetmenin içine öyle bir değişik bir bilgi, öyle bir değişik bir hikaye anlatacağız ki paylaşmamız gerekiyor ki insanların dikkatini çeksin, hatırlatsın ve onları daha fazla düşündürsün. Çünkü bir anda her şeyi anlamak mümkün değil benzetmelerle. Çünkü çok derin öğretiler kapsıyor ve bir anda bunları anlamak bazen yarattığı o şok etkisi, çünkü o kadar sert sözler olabiliyor ki bazen, o yarattığı şok etkisi zaman alabiliyor. Bu nedenle burada baktığımız budala, zengin budala benzetmesi de vicdan için çok değerli ve çok derin dersler vermekte. Gelin birlikte okuyalım, okuyarak konuşarak devam edelim. Kalabalığın içinden biri İsa'ya öğretmenim, kardeşime söyle de mirası benimle paylaşsın. Bunu İsa Mesih Çok büyük bir gruba hitap ederken oluyor bu durum. İsa Mesih'e biri kişi gelip bu soruyu soruyor. İsa ona şöyle dedi. ''Ey adam! Kim beni üzerinizde yargıç ya da hakem yaptı? Sonra onlara dikkatli olun.'' dedi. Adam gelip bir soru soruyor. Soru sorduğu için otomatik olarak İsa Mesih'i bir seviyeye yükseltiyor. Normalde bu gibi problemler, bu gibi sorunlar dini yasayla, töreyle birlikte halledilen konulardı. Belli ki bir sonuca ulaşamıyor. O şekilde, normal olması gerektiği şekilde. Burada İsa Mesih'e geliyor. Durumu anlatıyor. Böyle bir problemim var. İsa Mesih diyor ki, ''Kim beni sizin üzerinizde hakem yaptı?'' Elbette o olmadığı anlamına gelmez. Bir nevi orada bu söylediğin sözler beni bu seviyeye çıkardığını gösteriyor. Ondan sonra diyor ki, ''Dikkatli olun. Her türlü açgözlükten sakının. Çünkü insanın yaşamı malının çokluğuna bağlı değildir.'' Bu yani insanın Bugünkü bulunduğumuz coğrafyada hitap ediliyor İsa Mesih'i. Fazla değişmemişiz. Malının çok olması, artması, insanların gözünde elbette bir saygınlık kazandığını iddia edebiliyor insanlar. Ya bak benim şu kadar malım var, bu nedenle ben böyleyim. Hatta bunu dini tarafa çekenler de olabiliyor. [00:02:59] Rab verdikçe veriyor. Bak ne kadar sevdiği kuluyum ki bana şunları da verdi, bunları da verdi. İsa Mesih diyor ki hayır. İnsanın malıyla, çokluğuyla, insanın yaşamı bağlı değildir. Şahsa çok iyi biliyoruz ne yazık ki. İsa onlara şu benzetmeyi anlattı. Zengin bir adamın toprakları bol ürün verdi. Adam kendi kendine Ne yapacağım? Ürünlerimi koyacak yerim yok diye düşündü. Sonra şöyle yapacağım dedi. Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım. Bütün tavlarımı ve mallarımı oraya yığacağım. Kendime ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak. Ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim. Ama Tanrı ona ey akılsız dedi. Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak? Kendisi için servet biriktiren ama Tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur. Hemen burada zengin olduğu için zenginlere karşı bir çoğu politik gruplarda olduğu gibi anlatılan aslında konu değil bu. Burada adamın bir içsel sorgusu var. Adam zengin oluyor. Çok malı oluyor. Diyor ki ben bunu, baktı mal yetmiyor, sığmıyor. Diyor ki ben daha büyüğünü yapayım, daha fazla saklayayım. Böylelikle bu mal bana yeter. Ben o zaman hayatımın keyfini çıkarabilirim. O zaman her şey iyi olacak. Bir nevi güvenini ne yapıyor? Güvenini o mallara koyuyor. Diyor ki bak benim güvenim kimde? Neyde? İşte bu malda. Bu yetecek bana. Ambarımı yıkacağım, şöyle plan yapacağım, böyle yapacağım. Kısa burada hemen şey yapılabilir. Yanlış anlaşılırsa ayetler kendi bağlamında ve anlatmak istediği o odak noktası öğretiye dikkat edilmezse insanlar ''Aa yatırım yapmayalım, hiç biriktirmeyelim, plan yapmayalım.'' Bunlar elbette Tanrı'nın dediği gibi bu alan onun konuşmak istediği alan değil. İsa Mesih'e verilen sözle İsa Mesih'in hitap ettiği durum biraz farklı. Burada kullanılan hikayeyi direkt öyle algılamamalıyız. İsa Mesih'in anlattığı durum yürekle ilgili. Diyor ki bu adam planını yapmış, güveni kendinde, şunu yapacağım bunu yapacağım planları yapmış ama asıl önemli olan yaşam. Yaşam senin elinde değil. Problem de orada. Bir sonraki an senin elinde değil. Her an her şey değişebilir. Eee o zaman ne olacak bu planlara? Bu nedenle planlarımız, mal varlığımız, şu kadar kazandım şöyle yaptım bunların hiçbiri aslında önemli değil. Çok geçici şeyler. Her an her şey olabilir diyoruz. Elbette burada Tanrı zengin adama baktığında onun hakkında konuşurken akılsız diyor. [00:05:38] Neden? Çünkü aslında akılsızlık neden diyecek olursak, öyle planlar yapıyorsun ki yaşamının yetip yetmeyeceğini bilmiyorsun. Bütün hayatını ona adamışsın ve yetmeyeceği için yaşamanın, sonra gördüğümüz için, aslında bütün planların boşa. Bir hiç. O bütün kaygılar, şöyle yapacağım, böyle yapacağım, o planlar üzerinden yaşadığın mutluluklar da boşa. Kalıcı değil. Kalıcı olmayan her şey, Bu geçici şeyler tamamıyla tatmin edemeyeceği için bizleri, tamamıyla mutlu edemeyeceği için onlar akılsızlıktır bizler için. Hayatımızın planını yaparken neye göre yapıyoruz? Mesela şu işe gir, şu kurumda işe girersen garanti. Ben ilk meslek, kendi işimi yapmaya başladığımda, ''Ya oğlum memur ol ne güzel işte.'' Yani sanki memur olunca hayat garantiymiş gibi. Sanki memur olunca tamam maddi güvence anlamında ama insanların sadece odak noktası o kadar yüzeysel olduğu için çocuklarımızı yönlendirirken, etrafımızdaki insanları yönlendirirken de öyle yönlendiriyoruz. Yani öğretilerimizin tamamı yüzeysel. Maddiyatta. Maddiyat olduğu için de geçicilikte. Bu nedenle bazen bir tavsiye de bir öneride bulunursunuz. Yanlış gider işler bu sefer suçlu siz olursunuz. Yani Geçici şeyler üzerinden insanları tatmin etmeye çalışmak, tatmin olmalarını olmaya ikna etmek bir nevi çok tehlikeli. Bak şu evi aldım. [00:07:06] Şunu yaptım, araba aldım, ev aldım. İşte bunlara güveniyoruz. Çocuklarımıza öğrettiğimiz de bu. Ne kadar Hristiyan da olsak şu maddiyat tarafından biz kendimizi güvence altında hissediyoruz. Onlar varsa ben güvendeyim. Fakat Tanrı nerede? Geleceği bilen, geçmişim onda, geleceğim onda, bugünüm onda. Tanrı ne diyor? Tanrının düşünceleri var mı? Elbette buradaki problem sadece mal varlığı ve plan yapmak değil. [00:07:36] Sizinle aynı zamanda Agustin'in sözlerinden paylaşmak istiyorum. Agustin kilise önderlerinden özellikle Kuzey Afrika'da. Orada psikoposluk, episkoposluk yapmış biri. Agustin şöyle diyor, diyor ki açgözlük sadece dışarıda başkalarının malını olan bir durum değildir. Şu kişinin malını istiyorum, şunu istiyorum, bunu istiyorum değildir. Açgözlük aynı zamanda kendi malımızı nasıl yönettiğimiz üzerinden ilerler. Yani sen kendi malına nasıl bakıyorsun? Şey misin böyle koruma altına almak mı? Aman bana yetsin. Benim için her şey mi? Ve onun eklediği son şey de şu. Gerçek zenginlik maddi bolluk değil, ruhsa olarak bütünlüktür. tamlıktır. Eğer ruhsal bütünlük tamlık varsa elbette maddiyata ihtiyaç vardır. Fakat o maddi bütünlüğü sağlayamaz. Maddi bütünlük varsa bu da zaten bir ekstradır. Ve o malı nasıl kullanacağını çok iyi bilirsin bu sefer. Neden? Çünkü o malın sadece senin için olmadığını, sen sadece kendini kurtarmak için o malın sahibi olmadığını bilirsin. Tanrı'nın bizlere verdiği bütün bereket, her bereket bunu yapabildiğiniz bir iş olabilir, bir eğitim aldığınız bir konu olabilir, belki mal varlığınız olabilir, edindiğiniz artık şeyler, neyse artık onlar olabilir fakat onların hepsi size başkalarıyla paylaşabilmemiz için verilmiştir. Sadece kendim için verilmemiştir. Bu nedenle Rabbim bana emanet ettiği ne ise ben o emaneti paylaşmakla yükümlüyüm. Tanrı bana bir emanet veriyor. Neden? Şöyle düşünün. Birine ben desem ki al şu parayı git insanlara dağıt dediğinde benim beklentim o kişinin gidip herkesle paylaşması. Ben ona çok vermişimdir. Git bunları onlarla paylaş diye vermişimdir. Fakat o insan gidip kendime tutacağım. Ey akılsız! Diyor Tanrı burada akılsız adam. O açgözlülük sadece kendini güvenceye alma işte burada ona büyük sorun çıkarıyor. [00:09:32] Elbette açgözlük hakkında birçok uyarımız var. Ondan sakınmamız gerekiyor. Bunu Klosseliler 3'te Paulus Efendi şöyle söylemiş, hemen açıyorum. Klosseliler 3, 5'ten 7'ye kadar olan bölümde. Bu nedenle bedenin dünyasal eğilimlerini fuhşu, pisliği, şehveti, kötü arzuları ve putperestlikle eş olan açgözlülüğü öldürün. [00:09:54] Putperestlik ve açgözlülük. Çünkü bir nevi aslında ona tapıyorsun, onun için yaşıyorsun denilebilir. [00:10:03] Bu ayette aslında güzel bir ders de var. Bizler de o yoldan geçtik. Bizler de bir zamanlar böyleydik. İçerimizdeki açgözlü diye düşündüğümüz ya da açgözlü olan belki biz bilmiyoruz bile onları yargılamak değil amacımız ya da bizsek bu durumda kendimizi yargılamak değil. [00:10:24] Sizler de bir zamanlar böyleydiniz. Merhametle yaklaşın. Ama bu kişilerin ne kadar derin bir günahta olduğunu, Tanrı'ya bir nevi başkaldıklarını çünkü Aden bahçesinde olduğu gibi, Aden bahçesinde güven, Tanrı'ya vermek istemiyorlardı güveni. Tanrı'ya güvenmeyeceğim. Yeme dedi ama ben karar vereceğim. Güveni kendimde buluyorum. Kendi isteğimde, kendi arzularımda buluyorum. Kendi arzularıma güvendiğim için Tanrı'nkini reddettim. Biz onu reddettik. Tanrı'yı reddettik. Aç gözlük bu anlamda da putperestliktir. Neden? Çünkü ben etrafındaki maddiyatta kendimi güvende hissediyorsam, malımın çokluğunda kendimi güvende hissediyorsam, bu putperestliktir. Çünkü Tanrı'ya güvenmiyorum. Tanrı'ya güvenmediğimiz her an aslında bir nevi putperestliktir. Aç gözlük de bunun en net dış sağlığında gördüğümüz yollarından biridir. O zaman çok mal varlığım var. Durağı bereketlemiş bolca ne yapmalıyım? Tanrıyı yüceltebilirsin elbette bu mal varlığında. Bunu nasıl yapacağını bana değil Tanrı'ya sorman gerekir elbette. Çünkü Tanrı bereket verdiğinde insanlarla iletişim içinde oluyor. Yani bir şey veriyor sana şunu yap diyebiliyor. Elbette kulağımız yüreğimiz nasırlaştığı için duyamayabiliriz belki Tanrı'yı. İlk başta önemli olan Tanrı'yla bir bağ kurmamız. Tanrı'yı tanımamız gerekiyor. Fakat aynı zamanda Tanrı Bu iletişimle birlikte, bu bağ ile birlikte İsa Mesih aracılığıyla mümkün kılınan bu bağ sayesinde bizleri yönlendirmek istiyor. Tanrı'yı, mal varlığınızı yüceltebilirsiniz. %1'i versem yeter mi? %1,5 muydu? 2 miydi? 2,5 muydu? Yılda kaç defa veriyorum? Tanrı, yeni anlaşmada artık bu geçerli değil. Kutsal ruh yönlendiriyorsa %100'ünü de isteyebilir. Her şey Tanrı'nın ise. Her şey Tanrı'ya aitse ona sormak gerekir. O sizi yönlendirecektir diyor. Bu nedenle bizler hacı hocalara bel bağlamak, hocama gittim bu hoca şöyle diyor, şu hacı böyle diyor, şurada böyle yazıyor, bu kitapta böyle yazıyor. Değil de Tanrı ne diyor? Ona sorduk mu? Tanrı belki mal varlığından değil de Tanrı haftada 10 saat şuraya zaman ayırmanı isteyecek. [00:12:34] Ona sorduk mu? Tanrı'yı sanki böyle bir put gibi davranabiliyoruz. Donmuş orada, ben böyle yapayım yazdığı kitaplarda sanki şu an bizimle konuşacak biri değilmiş gibi. Sanki Tanrı anladığımız gibi bir baba gibi, bizlere yaklaşan biri değilmiş gibi anlayabiliyoruz. Tanrı eğer gerçekten sevgi dolu Tanrı ise, her şeye gemen Tanrı suretinde bizi yarattıysa o zaman bizler için mükemmel planları var. Seni ve beni kullanmak istiyor. Kilise için konuşurken bedenim diyor, bedeni diyor. İsa Mesih'in bedeni kilisedir. Buna nedenle kilise aracılığıyla, halka aracılığıyla iyilikler yapmak istiyor. Dünyaya bereket olmamızı istiyor. Bunu nasıl yapacağımızı Tanrı'ya sorarak öğrenebiliriz. Bunlarla ben nasıl yapıyorsam beni de kopyalamak, benim gibi olmak zorunda değilsiniz. Başka bir iyi gördüğünüz gözünüzde Hristiyan'ı kopyalamak zorunda değilsiniz. Önemli olan Tanrı sizi nasıl yönlendiriyor? Kutsal ruhuyla Tanrı'yı yönlendirmek istiyor, siz soruyor musunuz? Bu kişi belki öyle yapsa daha hayırlı olurdu onun için. Ve elbette bu kişi böyle yapmıyor. Tanrı'ya sormak yerine kendi planlarını yapıyor, kendine güveniyor ve onun da acı meyvesini sonradan yiyor. Ve bazen dini ortamlarda kullanılan içsel zenginlik, Tanrı katında, Allah katında şudur budur değil de, Kutsal Kitap'ta da elbette benzer sözler var. Fakat nasıl algılamamız gerekiyor? Filipliler mesela, Filiplilere bakalım birlikte. Tanrı bizlere bedensel ihtiyaçlarımız, maddi ihtiyaçlarımız için ne diyor? Nasıl, zenginlik hakkında düşünceleri nedir? Paulus Efendi yine Filiplilerde, Filipliler 3.8'de şöyle demiş. Mektubunda dahası var. [00:14:35] Hemen burada şey anlamayın yani zenginliği hemen satın hiçbir şeyiniz kalmasın anlamında değil. Fakat onlara bakış açın ne? Mal varlığına bakış açın aman bir şey olmasın. Daha yeni aldık. Bu gibi cümlelerde aslında ne kadar değer verdiğimizi görüyoruz. Eğer yüreğiniz burkuluyorsa bir maddi bir şeye olan zararla aslında onlara ne kadar verdiğiniz değer onların sizin için önemini ortaya koyuyor. Bu nedenle burada öğretilen onları süprüntü olarak görüyorum. Zarar sayıyorum. Eğer o gözle bakıyorsanız bu sadece bir maddi eşyaysa, maddi bir eşya sonuçta. Geçici bir şey. Geçiciye geçici bir sevdayla belki bağlanın diyebiliriz. Ama kalıcı olan, asıl olan Tanrı, o sadece ve sadece o hak eder. Bizim sevgimizi, bizim güvenimizi, bu bağlılığı sadece ve sadece ona verebiliriz. Ve aynı zamanda Luka 12'ye baktığımızda da Orada İsa Mesih bir nevi bir vaazında, kaygılanmayın başlığı bir vaazında da şöyle diyor. [00:15:45] İhtiyacımız olanı zaten Tanrı biliyor. Fakat bazen onların yerini değiştirebiliyoruz. Dediğim gibi maddiyat kötü değil. Bedenimiz kötü değil, ihtiyaçlarımız, zevklerimiz kötü değil. Fakat her şeyin bir sıralaması var. Tanrı ilkse, Tanrı birinci sıradaysa ve diğer sıralamalarda O'nun isteği ve istediği gibiyse, o zaman aslında hem bazı şeyleri yaşamış olabiliriz, bazı mal varlığımız vesaire olabilir. Fakat O'nun sıralamasına, önem sırasına göre, O'nun göklerine gemenliğimi arzuladığımız, komşumuz mu, eşimiz, dostumuz mu, ihtiyacı olan insanlar mı? O sıralamada nasıl sıralıyorsunuz? Siz kendinizi nereye koyuyorsunuz o sırada? Kendi planlarınızı nereye koyuyorsunuz? Tanrı'nın planları nerede geliyor? İşte bu sıralamaya bakmak bizler için çok önemli. Yüreğimizin zenginliği maddiyatta değil, Agustin'in dediği gibi ruhsal bütünlüktedir. Tanrı'yla bir olduğumuzda asıl zenginliğimiz O'ndan geldiği için O'nda sadece bu zenginliği tamamıyla tadabiliriz. [00:17:00] O zaman sizler için son birkaç sorum var. Sorularından bir tanesi şu. Hani gece yatarken uzanırsınız, aklınıza bir şey gelir ve sizi uyutmaz. O şeyler neler? [00:17:11] Çünkü o odaklandığınız şeyler aslında sizin hayatınıza bir nevi belki anlam kattığını söylediğiniz şeyler oluyor. Maddiyat mı? Gelecek kaygısı mı? Ya da geçmişteki acılarınız mı? Onların hepsi bir değeri var elbette. Önemli şeyler bunlar. Fakat sıralama da nerede? Biraz yüksek mi? Güven hissettiğiniz zaman size bu güven hissini veren şey ne? Tanrı mı? Her şey egemen olan mı? Yoksa Her an değişecek olan, her an kötüye ya da iyiye gidebilecek olan bir durum mu? Kimin elinde sizin o güven hissiniz? Dediğim gibi son olarak ben de bu dünyada yaşayan bir insanım. Çoluğum, çocuğum var tabiri caizse. Bu dünyada yaşıyorum. İşim, gücüm var. Bazı günler, bazı aylar daha iyi gidiyor diğer aylara göre. Fakat sizin ve benim yapmamız gereken bir şey var, bir pratik var. Devamlı kendimize sormalıyız. Dünyevi şeylerin peşinden mi gidiyorum yoksa ebedi, kalıcı olanların mı? Hangisinin peşinden gidiyorum? Asıl sormamız gereken de şu. Dünyevi şeylerin mi yoksa ebedi, kalıcı olanların peşinden mi gidiyorum? Hangisi benim için daha değerli? Yüreğimizi ısınayalım, Rabb'in önüne gelelim. Rabb bizleri yönlendirsin, yüreğimizi bize göstersin. Kendinize iyi bakın, esen kalın kardeşler. Son olarak da elbette Tiranus kanalına abone olmayı unutmayın. Abone olduktan sonra zili de açın ve yorumlarda düşüncelerinizi bizlerle paylaşın. Görüşmek dileğiyle.

Other Episodes

Episode 18

July 22, 2024 00:03:48
Episode Cover

Gizemli Havari Simun

Yurtsever Simun, politik ve dini konularda tutkulu ve radikal bir kişilik olarak bilinir. Zelotlar gibi fanatik bir Yahudi grubunun üyesi olarak tanınır. İsa'nın öğretileriyle...

Listen

Episode 29

November 29, 2024 00:17:22
Episode Cover

Düğün Şöleni Benzetmesi

İsa Mesih'in Düğün Şöleni Benzetmesi | Matta 22:1-14 Merhaba! Bugünkü podcastimizde, Matta 22:1-14'te bulunan İsa Mesih'in düğün şöleni benzetmesini inceliyoruz. Bu benzetme, Tanrı'nın krallığını...

Listen

Episode 34

January 15, 2025 00:09:09
Episode Cover

Neden Tapınırız? - Tanrı'ya Tapınma

Ruhun Ateşi grubunun kurucusu Mikail Bayyiğit bu podcastimizde bizlere neden tapındığımızdan bahsediyor. İnsanın doğasında tapınma vardır. Herkes tapınır. Çünkü bu Tanrı vergisi içsel bir...

Listen